Öğrencilerin aktif öğrenme sürecinin yaz tatilinde de devam etmesi gerektiğini belirten uzmanlar, ailelerin bu dönemi planlarken çocuklarını da dahil etmeleri ve bazı aktiviteleri birlikte gerçekleştirmelerinin önemini vurguladı.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Latif Karagöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaz döneminin boş vakitten ziyade öğrenmeye devam edilmesi gereken bir süreç olarak değerlendirilmesi tavsiyesinde bulundu.
Karagöz, ailelerin temelde, “Biz yaza girerken bu üç ay boyunca çocuğumuzun hangi alanda yetkinleşmesini, nitelik kazanmasını, iyi bir insan olmasını temin etmek istiyoruz, burada bize düşen vazife nedir?” sorusunu sorup, planlama yapmaları gerektiğini dile getirdi.
Bu sorunun net, tek bir cevabı olmadığını vurgulayan Karagöz, “Her ailenin kendi ihtiyacı, sosyoekonomik durumu, yaz aylarındaki izin durumları vesaire değişebiliyor. Bu değişkenleri de göz önünde bulundurarak ailelerin kendi bağlamlarında, kendi ihtiyaçlarına göre zaman planı etrafında bir program yapmaları gerekiyor ki yeni bir öğrenme süreci olsun bu yaz. Aksi takdirde başlayıp geçen, geriye dönüp baktığımızda ‘Ha bir şey de yapmamışız.’ dediğimiz bir süreç olabiliyor.” ifadelerini kullandı.
Karagöz, öğrenciler için sportif, sanatsal ve akademik etkinlikler olarak sınıflandırılabilecek çok fazla etkinlik alanı olduğuna vurgu yaparak, ailelerin bu alanları yeni öğrenme türleri olarak görüp çocuklarını yönlendirebileceklerini söyledi.
Bu dönemde çok çeşitli kaynaklar da olduğuna dikkati çeken Karagöz, “Web tabanlı kaynaklar, uygulamalar var. Bir taraftan daha eğlenceli, yeni nesil soruların olduğu kitaplar var. Bu kaynakları keşfedip belki bunlara başvurup kontrollü bir şekilde dinlenmeyle ders çalışmayı entegre edebilirler. Tekrardan ‘Bütün okul kaynaklarını, okul derslerini tekrar et, test çöz.’ vesaire gibi bir yoğunluğa girmenin hiçbir manası yok. Bu zaten olması muhtemel bir şey de değil. Dolayısıyla burada yeni kaynakları, yeni alternatifleri dikkate alarak ailelerin bu dengeyi kurmaları gerekiyor.” diye konuştu.
Karagöz, ailenin denetleyici olmaktan ziyade sürecin bir parçası olması gerektiğine işaret ederek, “Ailelere burada düşen en temel şey, dışarıdan ‘Hadi bakalım ders çalıştın mı? Bugün ne yaptın?’ yerine beraber haftayı, ayı planlamak, çocuğu da bunun içine dahil etmek, onu takip etmek. Aileler burada kendilerine de görev tanımlamalılar. Örneğin ‘Bir hafta boyunca ben de iki kitap okuyacağım. Ben de şu alanda şu videoları izleyeceğim.’ gibi.” dedi.
Çocukların farkındalıklarının yüksek olduğuna değinen Karagöz, “Kendisine sürekli ‘Bir şey öğren, bir şey çalış.’ deyip de akşama kadar sosyal medyada, televizyon başında ya da işte vaktini boşa geçiren ebeveynini görüyor, çocuk zeki. ‘Ben niye o zaman bu kadar görece zor bir işe girişiyorum?’ sorusu hemen çıkıyor. Küçük de olsa çatışmaya dönüşüyor bu. Bunun olmaması için ailenin ‘Ben de bu sürecin bir parçasıyım, beraber çalışıyoruz, beraber öğreniyoruz, beraber geziyoruz.’ duygusunu hissettirmesi lazım ki çocuk için bu süreç hem motive edici, pekiştirici olsun hem de gerçekten öğrenme gerçekleşmiş olsun.” değerlendirmesinde bulundu.
Ailenin birlikte iletişim, etkileşim kurabileceği aktiviteler çocuklar için önem arz ediyor
İstanbul Medipol Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Sena Güme de yaz tatilinde derslere ayrılacak zaman ile oyun, eğlence ya da dinlenmeye ayrılacak zamanın dengeli şekilde dağılması gerektiğini söyledi.
Çocukların bu süreci ebeveynleriyle geçirmelerinin önemine işaret eden Güme, şöyle konuştu:
“Ebeveynler çocuklarıyla çeşitli programlara katılabilirler, örneğin tarihi yerler, müzeler, sergiler, fiziksel aktiviteler, sportif faaliyetler olabilir. Çocukların ilgi alanları ve yeteneklerine göre belki kurslar olabilir. Bunun dışında ailecek birlikte vakit geçirme olabilir. Bu noktada tabii ki ailenin birlikte iletişim, etkileşim kurabileceği noktalar önemli. Ailecek belki okuma saatleri gerçekleştirilebilir. Okuma saati, öğrencilerin hem öğrenmesine katkı sağlayacak bir aktivite hem de ailecek yapıldığında çocukların bu davranışı sergilemesi kolaylaşıp bir alışkanlık haline gelebilecektir.”
Güme, planları yaparken çocukların bireysel ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak gerektiğini, aynı zamanında çocukların ne gibi eksiklikleri olduğunu ve hangi yöntemlerin onlarda daha çok işe yarayabileceğini belirlemenin faydalı olacağını söyledi.
Ailelerin çocuklara olan yaklaşımlarına değinen Güme, konuşmasına şöyle devam etti:
“Burada ailelerin çocuklarını mutlaka desteklemesi ve çabalarını takdir etmesi önemli. Belki başarısız bir karne getirecekler ancak burada sonuçtan çok çocuğun süreç içerisindeki çabasına odaklanmak, bunları takdir etmek, başarılı da olsa başarısız da olsa her zaman onun yanında olacağını çocuğa hissettirmek önemli. Ders programı hazırlarken çocuğun sürece dahil edilmesi de aslında onlara ne kadar önem verildiğini, fikirlerinin önemli olduğunu hissettirecek bir şey. Bunun dışında süreç içerisindeki durumlar olumlu olduğunda yine onu teşvik edecek cümleler kurmak, herhangi bir olumsuzluk durumunda da yapıcı geri bildirimler verebilmek çocukların gelişimini daha olumlu etkileyecektir.”
Sena Güme, çocuklarda öz kontrolü, içsel disiplini sağlayabilmenin önemine vurgu yaparak, bu sürecin çok kolay olmadığını söyledi. Güme, burada dikkat edilmesi gereken hususun ödül veya ceza gibi dışsal motivasyon kaynakları yerine, çocuğun karar sürecine dahil edilerek sağlanacak içsel motivasyon olduğunu kaydetti.
GÜNDEM
27 Aralık 2024SPOR
27 Aralık 2024GÜNDEM
27 Aralık 2024SPOR
27 Aralık 2024SPOR
27 Aralık 2024GÜNDEM
27 Aralık 2024GÜNDEM
27 Aralık 2024